TABUTTA BİR GECE
İşten ayrılalı üç gün olmuştu. Hangi kapıyı çalsam, hangi kuruma başvursam elim boş dönüyordum. Yine iş aramaktan yorgun düştüğüm bir gün sokakta umutsuzca yürürken birinin arkamdan seslendiğini duydum. Hiç tanıdık biri değildi. Daha önce hiç görmediğim bu adam, ayakları yorgunluktan ağlayan ama yüzüne bakınca gözleri umut dolu yaşlı bir amcaydı. “Evladım, cüzdanını düşürmüşsün!” diye seslendi. Amca cüzdanımın içi boş düşmüş veya düşmemiş önemi yok.” Ayakları üzerinde zor duran bu adam kafasını kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. “Cüzdanının içi boş olabilir; ama cüzdanında paradan daha değerli şeyler var.” diyerek cüzdanımdaki kızımın resmini bana gösterdi ve beni çok etkileyen,’’İşsizlikten çok bunaldığını, hayatın senin çekilmez hale geldiğini düşünüyorsan eve gittiğinde kendine on dakika ayır ve cenaze törenini düşün.’’sözlerini söyleyerek cüzdanımı bana verdi ve dar sokaklardan sessizce kayboldu.
Akşam eve vardığımda şaşkınlığım hala üzerimdeydi. Sessizce odama çekildim ve amcanın dediği gibi cenaze törenimi düşünmeye başladım ve kendimi bir tabuta koyup yolculuğa çıkardım. Karım oldum, annem-babam oldum ve tek mücadele nedenim çocuklarım oldum. Onlar gibi düşünüp onlar gibi onlar gibi konuşmaya başladım.
Karım tabutumun gölgesine gizlenmiş “Biriciğim hala gölgendeyim” diyerek için için ağlıyordu. Babam elinde bastonuyla dimdik duruyordu ve sanki içinden ama sitemli “Oğlum, ben sana seçenek sunardım sen seçim yapardın. Neden benim seçeneklerimde olmayan bir yol seçtin?” diyerek tabutumun önünde kızgın kızgın yol alıyordu. Nedense annemin yüzünde bir gülümseme vardı. Çocuklarıma sarılmış onların saçlarını okşuyordu. Önce şaşırdım ve daha sonra anladım ki anne sevgisi hüzünle bitmezmiş. Zaten annelerin böyle büyük hüznü tek başlarına dindirecek güçleri de yoktur. “Ah annem!” içindeki o büyük hüznü çocuklarıma sarılarak nasılda gülümsemeye çevirmişti. Ya çocuklarım geleceğe bıraktığım tek mirasım, yavrularım, ne yapıyordu. Ben her zaman çocuklarıma şöyle derdim: “Evlatlarım, içinizdeki ay ışığını söndürmeyin bu ışık ilerde sizin yol göstericiniz olacaktır.” Sanki bu sözlerimi unutmamışlar da bir deniz feneri misali etrafı aydınlatıyorlardı. Bu hayallerle uykuya dalmışım.
Sabah uyandığımda sanki yeniden doğmuş gibiydim. Ümitsizliğimin yerini ümit almıştı. Kıyafetlerimi giydikten sonra kahvaltı ettim. Anne-babamın emek kokan ellerinden. karımın huzur dolu yanaklarından ve çocuklarımın ışık saçan gözlerinden öpüp dışarı çıktım. Yüzümü evime dönüp, ellerimi açtım ve böyle bir aileyi bana nasip eden Allah’ıma şükrettim. Huzuru bulduğum evime akşam iyi bir işle dönmek umuduyla yola koyuldum.
DİKENLİ TEL YUMAĞI
İçimde bir dikenli tel yumağı var
Her atışı bir kanatış
Hayalin özleme dönüşmüş
Dönüşü belirsiz
Bende sevgin sonsuz
Karşılıksız, bedelsiz
Seni seven canım içinde gül vardı
Gülü gitmiş
Kuru dal üstünde dikeni kalmış
|